Asdep | Konular | Kitaplar

Sezeryan İle Doğum ve Sonuçları

Sezeryan İle Doğum ve Sonuçları



Doğum yöntemlerinden biri gibi bildiğimiz sezeryan ile doğum yönteminin sakıncalarından bahsetmeye çalışacağız.



Öncelikle sezeryanın bir cerrahi operasyon olduğunu belirtmekte fayda var, bu yöntem anne veya bebeğin sağlığını tehdit eden bir durum söz konusu ise doktorlar tarafından gerçekleştirilmesi gereken bir tercih olmalıdır.

Ancak günümüzde normal doğum sancılarına ve doğum esnası yaşananlara katlanamayacağını düşünen kadınların bu sıkıntıdan kurtulmak adına yapmış oldukları bir tercih olmakta.


Bebeğin akciğerlerinin gelişimini tamamlaması için annenin doğum sancılarının başlamış olması gerekiyor, aslında bu sancılı dönem bebeğin dış dünya ortamına hazırlanması için gerekli bir süreçtirde.

Yukarıda belirttiğimiz gibi günümüz kadınlarının zahmet çekmemek adına kendi ve bebeklerinin hayatını sezeryan doğum ile riske atmaktalar.


Sezeryan doğum cerrahi bir operasyon olması sebebiyle, annenin enfeksiyon kapması söz konusu olabilir.


Ayrıca sezeryan doğum sonrasında kadınlarda tekrar çocuk yapamama gibi risklerde meydana gelmektedir.


Zaman zaman rahmnin zarar görmesi sonucu bir daha asla cocuk sahibi olamadıkları bilinmektedir.


Doğum stressi yaşamayan bebeklerde, aktif ve pasif dna olarak bilinen bazı genlerin pasif kaldığını ve bu sebeple ilerleyen yaşamında şeker, kanser gibi hastalıklara yakalandıkları gözlenmekte.

Bu sebeple, kadınlarımızın normal doğum yöntemi ile doğum yapmalarını tavsiye etmeliyiz.


Sezeryanla doğan çocukların hiçbir sıkıntısı sona ermiyor. Dünyaya alışamıyorlar.

Doğal doğum süreci yaşamadıkları için, hiçbir hastalığa dayanamıyorlar.

Anne sevgisi ve aileye gerçek bağlılık hissini taşımıyorlar.


Sezeryanla birlikte kadın, ilerideki doğurabilme şansını da yitirmiş oluyor.

Atrıca, sezeryan konusunda doktorların büyük bir bölüm de çok acımasız.

Hemen kesip sezeryan yapıveriyorlar.

Özellikle gece gelip te hastalarım beni rahatsız etmesin diye, tam günü gelmemiş gebeleri, 1 hafta, 2 hafta ya da bazen 1 ay erkenden sezeryana alıveriyorlar.

Nasılsa doğuma kadar ilgileniyorlar. Sonrası onları bağlamıyor.

Bir ömür o çocukla uğraşacak aiilenin başına gelecekler onların umurunda değil.

Ve işin en kötü tarafı da, bu doğum doktorları aynı zamanda yeni yetişen doktorların da hocalığını yaptıklarından her yetişen doktora da böylece kötü bir işi mesleki bir gereklilikmiş gibi öğretiyorlar.

Tabi o yeni doktorlar da branş dışı bir şahsın hiçbir sözünü kaale almıyor.

Kendilerini allame-i cihan zannederek sadece kendine verilen o yetersiz ve çapsız uygulama bilgisi ışığında, sezeryanı olur olmaz ve bilir bilmez her önüne gelene uyguluyorlar.

Maalesef bilimsel olan her bilgi sanki sadece bazı kişilerin tekelindeymiş havası estirilir hep ülkemizde.

Efendim o eğitimi sırasında (ne derece sahih ve bilimsel olduğu belli olmayan "bilimsel bilgi!"yi) kendi hocasından öğrenmiş de, başka aykırı hiçbir görüşü kabul etmiyor.

Halbuki, yabancı kaynaklı sponsorlar eşliğinde ülkemiz üniversitelerinde "bilimsel" adı altında halkımızın sağlığından geleceğine, tarihinden nüfusuna kadar maksatlı şekilde ne dezenformasyonlar yapıldığı hiç mevzu bile edilmemiştir.

Hele bir de bunu sadece kendi fakültesi dışında hiçbir eğitim almadan öğrendiği her bilgiyi tabuya dönüştüren doktorlar oldu mu tamam.

Daha farklı bir şeyin doğru olduğunu kabul etirebilen çıkarsa helal olsun...

Vay bizim memleketin haline...

Yazık, çok yazık...

Maalesef çok yazık...


Bizim son tavsiyemiz, kesinlikle tüm anne ler eğer gerçek anne olmak istiyorsa muhakkak normal doğum yapsınlar.

Kesinlikle 1-2 doktorun lafına kanmasınlar. Sezeryan şart denilen çok sayıda gebenin başka bir hekimde sıfır risk olduğunu belirtmesiyle normal ve sağlıklı doğumlar yaptıklarını unutmasınlar.

Sezeryan ile doğum yapması gereken anne sayısı aslında 3-4 binde sadece 1 gebedir.

Diğerleri ise, ya gebenin, ya da doktorun keyfi uygulaması sonucu gerçekleşen SEZERYANLARDIR.


Ayrıca bu konudaki görüşlerinizi alt taraftaki yorum bölümünden belirtmenizi de özellikle bekliyoruz.


Neyse, şimdi tıbbi bilgileri biraz daha objektif bir kalemle anlatan yazılardan derlediğimiz sezeryan hakkındaki bilgileri aktaralım:


SEZERYAN DOĞUM



Sezeryan ile doğum zorunlu olmadıkça önerilen bir doğum türü değildir. Sezeryan doğumun zararları, sezaryen doğumun sakıncaları ve riskleri, sezeryanın zararları, riskleri ve sezeryanın sakıncaları hakkında bilgi sahibi olmak hamilelik döneminde önemlidir. Hangi yöntemle doğum yapılacağı kararı vermek önemli bir karardır. Bu anlamda sezeryan doğumun sakıncaları ve sağlığa zararları, sezeryan doğum sonrası doğum yapanın hayat kalitesi, sezeryan doğum sonrası çocuk sağlığı, bebeğe yan etkileri olup olmadığı bu kararda etkili etmenlerdir. Sezeryan doğumun alternatifi normal doğumdur ve sezeryan doğum mu normal doğum mu kararını vermeden önce ya da sezeryan doğum düşünüyorsanız zararlarından, risklerinden, sakıncaları ve dezavantajlarından mutlaka haberdar olunuz. Ancak normal doğum sağlık açısından risk barındırıyor ve doktorunuz mutlaka sezeryan doğum diyorsa, bu durumda endişe etmeyin, sağlığınız ya da bebeğiniz ve bebek sağlığı için risk barındırdığı durumlarda sezeryan doğum yöntemi uygulanması doğru bir tercihtir.

Zorunlu olmadıkça sezeryan ile doğum tercih edilmemelidir

sezaryen ile doğum sadece zorunlu hallerde hallerde seçilmeli yoksa sağlığa zararları ve riskleri mevcut

Normal doğum doğal ve fizyolojik bir süreçtir. Sezeryan ile doğum ise sadece gerektiğinde yapılan bir doğum yöntemi ve ameliyattır. İyi bir ekip ve doğum için tamamlanan günde işlem gerçekleştirilirse hem sezaryen hem de normal yolla doğum bebek için sağlıklı olur. Maalesef anne adayları sabırsız ve zahmete katlanmama, bir an önce doğumdan kurtulma düşüncesiyle sezaryen ile doğumu seçebiliyor. Sezaryen ile yapılan çoğu doğum, günü gelmeden, doğuma 15-20 gün kala gerçekleştiriliyor. Oysa sezaryenle doğum birkaç gün erken bile yapılsa bebeğin akciğerinin dış dünyaya uyum sağlamasında birtakım sıkıntılar yaratıyor. Bunun için doğumun planlı şekilde yapılması gerekiyor. Normal doğumda anne adayları günü geldiğinde sancı çekmeye başlıyor. Ancak bu ağrılı sancılı süreç bebeğin dış dünyaya uyumunu hazırlıyor. O yüzden tıbbi açıdan gerekmedikçe sezaryene başvurulmaması lazım.

Anne normal doğumdan sonra daha kısa sürede iyileşir. Sezaryenden sonra ise iyileşme süreci daha fazla zaman alır. Ayrıca normal doğumda annenin kanama, enfeksiyon kapma, organ ve doku hasarı riskinin sezeryana göre daha düşüktür.

Uzman doktorlar ve Profesörler normal doğumu öneriyor
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ali Çetin zorunluluk gerekmedikçe her anne adayının normal doğum yapması gerektiğini belirterek, normal doğumun hem anne hem de bebek sağlığı açısından çok faydalı olduğunu söyledi.

Son yıllarda doğumlarda cerrahi girişim olan sezaryenin tercih edildiğini ifade eden Çetin, Türkiye’de doğumların yaklaşık yüzde 50′sinin sezaryenle yapıldığını ve sezaryen oranlarının da her geçen yıl artış gösterdiğini belirtti.

Bu artışın tıbbi, yasal, sosyal ve mali etkenlere bağlı olduğunu belirten Çetin, şunları söyledi: “Sağlık çalışanlarının yasal açıdan kendilerini daha fazla emniyete almak istemeleri ve anne adaylarının yeteri kadar bilgilendirilememesi, doğum yapılan kurumların sezaryene hoşgörülü tutumları oranları artırıyor” dedi.

Sezeryan yapılması gereken haller ve Sezaryenin faydalı olduğu durumlar
Bebeğin eşinin önde gelmesi, bebek eşinin erken ayrılması, bebek kalp hızının çok düşük olması, bebeğin yan durması, bebeğin uzun süreli oksijen sıkıntısı içinde olması, bebeğin normalden büyük olması, bebeğin kalça kısmının doğum yoluna yakın olması, gebelik zehirlenmesi grubu hastalıklar ve annenin normal doğum pozisyonu sağlayamayacak kadar kemik ve eklem hastalığı olması gibi durumlarda sezaryen doğum çok yararlıdır.

Sezeryan doğum yapan annenin karşılaşacağı riskler
Sezeryanla doğumun, annenin hayati tehlikesi bulunduğu durumlarda kurtarıcı olarak yapılan acil bir ameliyattır. Bu nedenle sezaryenin karın açılarak yapılan ameliyatlarda oluşabilen her türlü riski taşır.

Hayati risk oluşturmayan sağlık sorunları genelleme yapıldığında sezaryen doğumda üç kat daha yüksek bulunmaktadır. Sezeryan doğum sonrası annenin karşılaşabileceği riskleri şöyledir:

‘Karın kesi yerinde, rahimde, diğer mesane gibi leğen kemiği bölgesi organlarında enfeksiyon görülebilir. Fazla kan kaybı olabilir. Annelerin yüzde 2′sinde mesane ve bağırsak gibi organ yaralanmaları gelişebilir. Kişisel ve cerrahi etkenlere bağlı rahim, mesane, bağırsak, karın zarları ve karın duvarı arasında yapışıklıklar oluşabilir. Loğusalık sonunda annelerin ağrı ölçümleri yapıldığında hissettikleri ağrı açısından normal ve sezaryen doğum şekilleri arasında bir fark bulunmamaktadır. Sezaryen doğum sonrasında kadınlar, doğum tecrübesini daha negatif olarak algılayabilir ve bebeklerine bağlanma sıkıntısı yaşayabilir.

Sezaryen sırasında anestezi ve iyileşme aşamasında kullanılan ilaç sayısının fazla olmasından dolayı ilaç alerjileri de fazla görülebilir. Normale göre sezaryen doğumda hastanede yatış süresi iki kat daha fazla olur. İyileşme süresi, sezaryende en az iki hafta daha uzun olur. Rahim alınması, mesane tamiri, leğen kemiği bölgesinde yapılan diğer ameliyatlarda yapışıklıklara bağlı sorunlarla karşılaşılması ve yeni doğumların sezaryenle yapılması gibi durumlar oluşabilir.’

Hamileliğin kaç aylık olduğu iyi hesaplanamadan ve doğum ağrıları başlamadan yapılan sezaryenlerde, erken doğuma bağlı yenidoğan bakımı gereksinimi doğabilir.

Planlı bir sezaryen sonrası solunum sıkıntısı ve yenidoğan sık solunumu hastalıklarının oranları, normal doğuma göre yedi kat fazladır. Sezaryen doğum sonrası çocuklarda daha fazla astım gelişmektedir.

Genel anesteziyle yapılan sezaryen doğumlarda yenidoğan bebeklerin normal yaşama dönmesi gecikebilir. Öldürücü yenidoğan sorunları, sezaryen doğum sonrası genel olarak iki kat kadar daha yüksektir. Sezaryen doğumda rahim duvarı kesilirken bebekte küçük kesiler olabilir.”

Ayrıca, bebek eşi rahim ağzını kapatabilir ve rahim duvarına sıkı yapışabilir. Doğum sonrası belirgin şekilde artan bu durumlar, rahimin tamamen çıkartılmasını gerektirebilir. Rahim yırtılabilir. İdrar yolu, mesane ve bağırsak yaralanmaları görülebilir.

Normal doğum annenin kendine olan güvenini yükseltiyor


normal doğum sonrası sezeryan doğuma göre anne daha çabuk iyileşir

Normal doğumu, 37-42 haftalık hamilelik sonunda kendiliğinden başlayan, doğumun başında ve doğum boyunca anne ve bebekle ilişkili önemli bir risk olmayan, bebeğin baş geliş olarak kendiliğinden doğduğu ve sonrasında anne ve bebeğin sağlıklı olduğu doğumdur. Normal doğum yapan annenin kendine güveni artar.

Doğum sürecini rahat atlatan ve bebeğiyle iletişimi iyi olan annelerde daha az doğum depresyonu görülür.

Normal doğum sırasında da bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Ancak bu komplikasyonların kabul edilebilir oranlardadır. Bunlar arasında bebek eşinin erken ayrılması, doğum sonu kanama, enfeksiyon, doğum yolu yaralanmaları ve büyük kan pıhtısı oluşumu, anal kanalın zarar görmesi, mesane bozukluklarının yer alır. Uzun dönemde de leğen kemiği bölgesindeki kas ve bağ dokularının zarar görmüş olmasına bağlı olarak organ sarkmaları ve istemsiz mesane ve bağırsak boşaltım sorunları görülebilir.

Normal doğum sonrası aileler ve doğum ekiplerinin en fazla sorun yaşadığı durumların, bebekle ilgilidir.Bunlar arasında da ölü doğum, doğum sırasında oksijen sıkıntısı yaşama, serebral palsi hastalığı, göbek kordonu sarkması, geliş bozuklukları, omuz takılması, köprücük ve kol kemiği kırıkları, anneden enfeksiyon bulaşması söz konusu olabilir.

Türkiye’de sezaryen doğum oranı yüzde 80 & 85 aralığındadır.( ne yazık ki)

Sonuç olarak anne adayı öncelikle kendisini gebelik ve hamilelik boyunca izlemelidir.

Doğumunu yaptıracak hastaneyi özen göstererek seçtikten sonra hamilelik sürecinde kendisini normal doğuma hazırlamalıdır.

Doğum hekimi hamilelik sürecinde sezaryen doğumu gerektiren bir durum varsa anne adayına haber vermeli ve doğumla ilişkili yol haritası yeniden şekillendirilmelidir