Asdep | Konular | Kitaplar

Şişmanlığın Temel Sebebi Çok Yemek Değil

Şişmanlığın Temel Sebebi Çok Yemek Değil

Obezitenin direkt olarak çok yemekle ilgili olmadığı bilimsel olarak ilk kez ortaya konuldu.

ABD de yapılan araştırma sonuçlarına göre bu konuda ezber bozacak sonuçlar ortaya çıktı.

Çok yiyen fakat, şişmanlamayan örnekler akla geldiğinde bu teori de oldukça ilgi çekti.

ABD'nin obezite konusunda önde gelen uzmanlarından, California Üniversitesi profesörü Robert Lustig'in, insanların niçin çok yemek yediği ve nasıl kilo verebileceği konusunda mevcut inanışları kökünden sarsacak bilimsel bir teorisi var.

Lustig, çok yiyen insanları irade zayıflığıyla suçlamıyor. Bilim adamına göre şişmanlık tamamen hormonal bir olay ve çok fazla şeker yemekten kaynaklanıyor.

Lustig, şişmanlık konusunda leptin hormonunu suçluyor. Bu hormon iştah termostadı olarak iş görüyor. Leptin, vücuttaki 2 "açlık hormonu"ndan biri olarak iştahı azaltıyor (bunun partneri ghrelin ise iştahı arttırıyor).

Yeterince yenildiği zaman yağ hücreleri leptin salgılıyor, bu da iştahı keserek beynin yemeğe son verilmesi talimatı vermesine yol açıyor.

Çoğu bilim adamı obeziteye leptin azlığının yol açtığını düşünür. Aslında şişmanlarda bol miktarda leptin olduğu görülür. Profesör Lustig, bu durumu "leptin direnci" olarak açıklıyor. Bu durumda beyin leptin sinyallerini "okuyamıyor" ve sürekli açlık hissi başgösteriyor. Lustig, fazla kilolu insanların bu yüzden sürekli bir şeyler yemek zorunda kaldıklarını ve diyetlerin de bu sebeple sürekli akim kaldığını ifade ediyor.

Lustig ve ekibi, leptin direncinin nasıl kırılabileceği hususunda yaptıkları araştırmalarda suçlunun çok fazla şeker tüketilmesi olduğunu belirledi. Fazla şekerli beslenmeler bu hormonda keskin yükselişlere yol açıyor. Profesör Lustig, leptin direncini insülin direncinin tetiklediğini düşünüyor. Ona göre insülin seviyesinin azaltılması beynin leptin sinyallerini okuyabilmesini sağlıyor. Bu da iştah azalması ve fazla yememeye yol açıyor.
Dünyada 1,5 milyar fazla kilolu ya da obez insanın bu durumdan muzdarip olduğunu belirten Lustig, insülini hedef alarak problemin çözülebileceği kanaatinde. Fat Chance isimli bir kitabı yayımlanan profesör, insülin düşürücü ilaçlar yerine beslenmede şekerin azaltılmasının yeterli olacağını dile getiriyor.
İnsülin direncinin (dolayısıyla leptin direncinin) insanın ana rahmindeki dönemine kadar uzadığını belirten Lustig, genetik faktörler de etkili olsa da en belirleyici unsurun "insanın yediği" olduğunu belirtti.
Kilo vermenin en önemli hususunun leptin direncini kırmak olduğunu belirten Lustig bunu sağlamak için bir de eylem planı açıkladı.

İşte Profesör Lustig'in eylem planı:

Haftada sadece bir kere tatlı yiyin.

Lifli gıdalar sindirim sistemini çalıştırarak kilo verdirir.

Günde 15 dakika egzersiz yapın.

Ninelerinizin yedikleri gibi yiyin.

Bu konuda Profesör Lustig'in şöyle bir vecizesi var: "Ninenizin bilmediği bir şeyi yemeyin."

Ayakta yemeyin. Ayakta yemek hızlı yemeye yol açıyor ve doyma sinyallerini almak için yeterli zaman olmuyor.
Bol miktarda protein alınması ve hamur işleri gibi sadece yağ, karbonhidrat ve şekerden oluşan gıdalardan mutlak surette kaçınılması da Luftig'in tavsiyelerinden.

"çok yemek şişmanlatır mı?, insan neden şişmanlaşır?, obezitenin gerçek sebebi" bitti...